ODTÜFelsefe Bölümü’nde; İslam ve Türk kültürü, çağdaşlaşma sürecinde karşılaşılan sorunlar ile bunların felsefeyle ilişkileri konularında çalışmalarını sürdürmektedir. Bedriye Ceylan’la evli; Kadriye, Melike, Yasemin, Nazlı, Dilan Bahar adlarında beş çocuk babasıdır. Yasin Ceylan’ın, “Some notes on al Bunukanıtlamak artık mümkün değildir; ancak Louis Lambert’in Traité de la volonté’sindeki –biraz karmaşık– aksiyomların kesinlikle on iki yaşındaki bir çocuğa ait olamayacak olması, ilk Louis Lambert (1832) metninde bunların yer almadığının ve sonraki baskılarda tamamen doğaçlama olarak eklendiğinin kanıtıdır. 1“Yazılı ya da sözlü bir dil iletişiminin gerçekleşmesi için altı temel ögeye ihtiyaç vardır.” Aşağıdakilerden hangisi bu ögelerden değildir? A) Kaynak B) Mesaj *) Frekans D) Kanal E) Kod 2. . “ Benzetmede dört temel öge bulunur” Aşağıdakilerden hangisi bu ögelerden değildir? A) Benzeyen B) Kendisine benzetilen Halk Edebiyatı Soru Çöz. edebiyatnoru.com olarak Halk Edebiyatı Soru Çöz makalesi ile Ayt’de fazla soru gelen ve çok kolay puan kaybı yaşanılan bir kategoride destek olmak istiyoruz. Halk Edebiyatı Soruları ile pekiştirme yapıp kendinizi deneyebilirisiniz. Sorular özenle hazırlanıp Ayt tekniğine uygun yapılmıştır. Bu yazı Ocak 2, 2021 tarihinde admin tarafından yazılmıştır. 00:39:55. "AYT Edebiyat Deneme Sınavı I" ile uygulamamızın maksimum süresi 40 dakikadır. Sürenizin sonunda sistem sizi atacağından, lütfen bu süre dolmadan "Bitir" butonuna tıklayınız. Testin tüm hakları simitcay.com'a aittir. DİĞER KAZANIM TESTLERİMİZE DenemeSınavı - AOF.SORULAR.NET. Türk Dili 2 Ara 11. Deneme Sınavı. Toplam 20 Soru. Diğer "Türk Dili 2" Sınavları. PAYLAŞ: 1.Soru. Bu kucaklaşmadan sonra kardeşini kendinden biraz uzaklaştıran annem, sesine nazlı bir küskünlük katarak konuşurdu: ( ) Eee, enişten gitmese buralara yolun düşmeyecek belli ki. Yukarıdaki Zdfu. Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Türk Dili ve Edebiyatı Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Biyografi Nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor… Biyografi Nedir? » Anlatılacak olan kişinin, diğer kişilerden farklı olarak, topluma faydası olmuş, toplum tarafından tanınan biri olması gerekir. » Biyografisi kaleme alınacak kişinin çalışmaları topluma örnek olabilecek nitelikte olmalıdır. » Hikayesi yazılacak kişinin hakkında derinlemesine bir araştırma yapılmalı, kişiyle ilgili bilgiler, hayattaysa doğrudan kendisinden derlenmelidir. Hayatta değilse yakın çevresi ile görüşmeler yapılmalıdır. » Araştırma esnasında anlatılacak kişi ile ilgili yazılmış başka biyografilere rastlanırsa, incelenmelidir. Biyografiler nesnel biçimde düzenlenmelidir. Belge niteliği taşıdığı için öznellik içermemelidir. » Biyografiler, gereksiz ayrıntı ile yazılmaz. Kişinin gerçek özelliklerini gölgelememesi için özel yaşamıyla ilgili gereksiz ayrıntılara girilmez. Biyografinin öğretici bir özelliği unutulmamalıdır. » Biyografide kişinin iç dünyasına dış dünyası kadar yer verilmez. » Kronolojik sıralamaya göre yazılır. Kişinin doğduğu andan itibaren yazılan anki durumuna, eğer hayatta değilse yaşam süreci yansıtılır. » Biyografiler yalın ve duru bir dille kaleme alınır. » Anlatım üçüncü kişinin ağzından yapılır. » Anlatımda öğreticilik amaç olduğu için ciddi bir üslup dikkat çeker. Akıcılık ve heyecan içermez. » Biyografilerde büyük oranda açıklayıcı anlatım kullanılır. Konunun özelliklerine göre öyküleyici ve betimleyici anlatım da yapılabilir. » Divan edebiyatında “tezkire” adıyla anılır. » Ali Şir Nevai’ye ait “Mecalisü’n-Nefais” eser ilk şairler tezkiresidir. Biyografi yazılırken dikkat edilmesi gereken sıralama Biyografi yazılırken kişinin hakkında genel bilgiler ve sahip olduğu veriler anlatılır. ayrıntılı olarak değinecek olursak; » Kişinin içinde doğduğu aile ve çevresi » Doğum yer ve doğum yılı » Doğum tarihinde yaşanmış önemli olaylar » Çocukluk seneleri ve onu takip eden gençlik yılları » Öğrenim hayatı, okuduğu okullar » Yaşadığı, gördüğü olaylar, tanıdığı ve etkisinde kaldığı kişiler » Kişiliğine dair değerler, kişilik özellikleri ve yapmaktan keyif aldığı uğraşlar ve görüşlerini yansıttığı eserler, bu süreçteki araştırmaları, çalımları ve kattığı değerler. » Hayattaysa kaleme alındığı zamandaki durumu hayatta değilse öldüğü tarih, yer ve ölüm sebebi. Biyografi yazma aşamaları Giriş bölümü Biyografinin ilk bölümünü ifade eder. Biyografisi yazılan kişinin genel bilgilerine yer verilir. Anlatılan kişinin ailesi, soy ağacı ve çevresi hakkındaki bilgileri kapsar. Gelişme bölümü Anlatılan kişinin çocukluk yıllarını, eğitim yıllarını içeren bilgilere yer verilir. Bunlara ek olarak gelişme bölümünce özel hayattan, okul başarılardan ve zamanla oturan kişilikten söz edilir. Sonuç bölümü Biyografinin son kısmıdır, özel hayata ve iş hayatına yer verilir. Yaşamış olduğu evlilik, kariyer bilgileri anlatılır. İş hayatındaki başarılarına değinilir. Kişinin toplumdaki yeri anlatılır. Biyografi Örneği ” Günümüz şairlerinden, 1927-22 Ağustos 1985, do. Ankara, ölm. İstanbul. Askerî Liseyi 1946, Askerî Memurlar Okulu’nu 1947 bitirdi. Posof, Terme ve Ankara’da subay olarak, ordudan ayrılınca da 1958 sivil görevlerde çalıştı, emekliye ayrılıp 1969 istanbul’a yerleşti. İlk şiiri Yedigün dergisinde sayı 46, Haziran 1947 çıkmıştı. Kaynak dergisinin bir şiir yarışmasında 1948 “Arz-ı Hal”şiiri ikincilik kazanınca Nurullah Ataç’ın güvendiği şairler arasında girdi. İlk dönem şiirlerinde kişisel yaşantılarının ve çevresinin izdüşümleri üzerinde durmuştu. Sonraları 1952 toplum ve törelerle çatışan bireyin yenilgisine yakılmış ağıtlar diyebileceğimiz şiirler yazdı. 1950 sonrası şiirimizi biçim ve öz bakımlarından yenileştirmesiyle İkinci Yeni’nin ilk akla gelen şairlerinden; deneme ve yorumlarıyla da günümüz Türk şiirini anlayışla, yetkiyle değerlendiren yazarlarımızdan biri oldu. Şiir kitapları Arz-ı Hal 1949, Türkiyem 1952, Dünyanın En Güzel Arabistanı 1959, Tütünler Islak 1962, Her Pazartesi 1968, Divan 1970, Toplandılar 1974, Kayayı Delen /nc/r 1981. Toplu Şiirler I ilk dört kitabının toplu basımı 1981’de yayımlandı. Yeni şiirler ilavesiyle bütün şiirlerini Büyük Saat 1984 adlı kitapta topladı. Şiir üzerine düzyazıları BirŞiirden 1983 adlı kitabındadır. Hüseyin Cöntürk Turgut Uyar 1961 incelemesine ikinci ve üçüncü kitaplarını konu edinmiş, şairin Tütünler Islak kitabı 1963 Yeditepe Şiir Armağanı’nı kazanmıştı. Daha sonra Kayayı Delen incir ile 1982 Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü, Büyük Saat ile de 1984 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü kazandı. “ 9. Sınıf Biyografi / Otobiyografi Konu Anlatımı Tıklayınız… 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Konuları için Tıklayınız… 9. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız… Yaşam öyküsü de denebilir. Bir kişinin yaşamını anlatmayı konu alan edebiyat türüdür. Yazarın kendi yaşamını anlattığı oto biyografiler de bu türün içinde yer alır. Yaşam öyküsü kişisel anılara ya da araştırma sonucu edinilmiş sözlü ve yazılı malzemelerin düzenlenmesine ve yorumlanmasına dayandığı için tarihin bir dalı olarak da görülebilir. Ama konu alınan kişinin bireyselliğini, yaratıcı ve duygudaş bir kavrayışla aktarmaya çalıştığı için aynı zamanda edebiyatın bir koludur. Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin ilk örnekleri sayılabilir. Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri başlamıştır. Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme alınmıştır. Yaşam öyküsünün bir başka özelliği, yazarının tarafsız olmamasıdır. Yaşamını yazdığı kişiyi sunar ve yorumlarken kendi kişiliğini de eserine yansıtır. Otobiyografi türünde bu özellik daha da belirgindir. Biyografi türünün belirleyici özellikleri, aşağıda sıralanan maddelerdeki gibidir 1- Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır. 2- Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır. 3- Bilgi, belge, tanık ve kanıtlara dayandırılmalıdır. 4- Kronolojik sıra izlenebilir. 5- Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirlenmelidir. 6- Öznel bir tutum izlenmemeli, kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutulmalıdır 7- Açık, sade bir dil kullanılır. 8- Divan edebiyatında şairleri anlatan bu eserlere, “Tezkire” denirdi. 9- Türün ünlüleri; Mithat Cemal Kuntay, Şevket Süreyya Aydemir. Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi’nin Feridüddin-i Attar’dan çevirmiş olduğu “Tezkiretü’l-Evliya”dır. Daha çok mesleklerine göre düzenlenmiş ve birden fazla kişinin biyografisinin yeraldığı tezkire, menakıb, vefeyat, devha, sefine, tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, şairname, gazavatname, sicil gibi adlar altında birçok eser kaleme alınmıştır. Menakıpname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat büyüklerinin, evliyaların, pir ve şeyhlerin olağanüstü halleri, kerametleri ve diğer kişisel özellikleri anlatılır. Yayımlanmış bazı menakıpnamelere şu örnekler gösterilebilir Hacımsultan Velâyetnamesi Rudolp Tschudi; Hacı Bektaş Velâyetnamesi Erich Gross.Vakayinamelerde de birçok devlet adamının biyografilerine ait malzemeler bulmak mümkündür. OTOBİYOGRAFİ Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir. MONOGRAFİ Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına monografi tek yazı denir. Monografide herhangi bir yer, bir eser, bir yazar, tarihî bir olay, bilimsel bir alana ait bir sorun özel bir görüşle veya bakış açısıyla değerlendirilebileceği gibi bir konu üzerinde derinlemesine bir inceleme de yapılabilir. PORTRE Bir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebî yazılara portre denir. Kişinin sadece dış görünüşünün boyunun, yüzünün, giyinişinin, hareketlerinin… anlatıldığı portreye fizikî portre; iç dünyasının, alışkanlıklarının, duygularının, fikirlerinin, zayıf taraflarının… Anlatıldığı portreye ruhî portre tinsel, moral portre denir. Çoğu zaman fizikî portre ile ruhî portre iç içe verilir. Fizikî portre; kişiyi diğer insanlardan ayıran dış özellikleri iyi bir gözlemle belirlendikten sonra, uygun sıfatlar kullanılarak özgün bir şekilde yazılır. Ruhî portre; kişinin iç dünyası anlatılır, kişinin ahlâkı, alışkanlıkları, düşünceleri ilginç bir üslûpla yazılır. Portreye konu kolan kişiye ait, düşünceleri ve anlayışları daha etkili olarak ortaya koymak için onun sözlerine de yer verilebilir. Romanda olay kahramanları değişik bölümlerde yeri geldikçe gerek dış görünüşleriyle gerekse karakter özellikleriyle okuyucuya tanıtılır. Okuyucunun roman kahramanlarını hayalinde canlandırması sağlanır. Bu yönüyle portre bölümlerine, romanlarda daha çok rastlanabileceği gibi bağımsız bir edebî tür olarak yazılmış portreler de vardır. Aşağıda bir tane portre örneği verilmiştir ATATÜRK Atatürk her şart içinde kendisini empoze edenlerdendi. Bakışında, jestlerinde, ellerinin hareketinde, kımıldanışlarında ve yüzünün çizgilerinde bütün bir dinamizm vardı. Bu dinamizm etrafını bir çeşit sessiz sarsıntı ile dolduruyordu. Öyle ki birkaç dakikalık bir konuşmadan sonra bu mütevazı ve rahat adamın, bu öğreticinin anında bir uçtan öbür uca geçebileceğini, meselâ en rahat ve kahkahalı bir sohbeti keserek en çetin bir kararı verebileceğini ve daha gücü bu kararı verdikten sonra yine aynı noktaya döneceğini düşünebilirsiniz. En iyisi istim üzerinde bir harp gemisi gibi çevik, harekete hazır bir dinamizm diyelim. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir OTOBİYOGRAFİ Otobiyografi Bir düşünürün, bir sanatçının kendi yaşam öyküsünü anlattığı eserdir. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Otobiyografi yazmak çok güçtür, çünkü insanın kendinden sözederken objektif olması zordur. Otobiyografiler sayesinde o kişinin sanatı, düşünceleri, yaptığı işler hakkında bilgileniriz. Biyografiler aynı zamanda iyi bir belgeseldirler. Bu alanda çalışacaklara ve yazarın yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder. Otobiyografileri okumak, kendi deneyimlerimize bir yaşam deneyimini, yaşayanın ağzından katmak demektir. Onların; başarılarının nedenlerini çözeriz. Otobiyografinin belirleyici özellikleri . Otobiyografi düşünsel plânla yazılır. . Otobiyografi, belgelere dayanılarak yazılır. Rivayetlere ve tartışmalara yol açacak bilgilere yer verilmez. . Derlenen bilgiler bilimsel araştırma yöntemiyle bir araya getirilmelidir. . Biyografi yazarı objektif olmak zorundadır. NEKROLOJİ Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir. Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır. Bu tür yazılara örnek olarak Yahya Kemal’in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz Vehbi Cem Aşkun, “İstanbul Aşığını Kaybetti” Dünya, 5 Kasım 1958; Nimet Behsuz, “Büyük Şairin Arkasından” Yeni Gün, 3 Kasım 1958; Cenap Gedikoğlu, “Bir Dev Şair Göçtü” Yeni Gün, 5 Kasım 1958. ŞUARA TEZKİRELERİ Şairlerin biyografilerine, eserlerine yer veren, şiirleri hakkında değerlendirmelerin bulunduğu eserlere şuara tezkiresi denir. » “Biyografi” sayfasına dön! Yorum Yap! Yazı Ayrıntıları... Yazdır! Bu Yazıyı Paylaşın! Aötre, esre, üstün Bötre, esre, ötreli tenvin Cüstün, esre, esreli tenvin Desre, üstün, ötre Eüstün, esre, üstünlü tenvin CEVABI GÖSTER Doğru Cevap "E" üstün, esre, üstünlü tenvin Soru Açıklaması خا رجا kelimesinin "haricen" şeklinde okunabilmesi için sırasıyla üstün, esre ve üstünlü tenvin alması gerekir. Doğru yanıt "E" şıkkıdır. Roman Bir düzyazı türü olan roman, insan ilişkilerini anlatımıdır diyebiliriz. İnsanın yaşadığı Serüvenler, iç dünyasının gerçekliği; insan-insan, insan-mekan, insan-doğa ilişkileri yaşadığı ortamın özellikleri toplumsal olay ya da olgular ekseninde belli insanlık durumları öne çıkarılarak işlenir. Romanın burjuva toplumunun bir ürünü olduğu, 18. ve 19. yüzyılda gerçek kimliğine kavuştuğu söylense de; burjuva öncesi dönemde, özellikle Ortaçağ ve Rönesans edebiyatında kimi roman örneklerine rastlamaktayız. Romanın ortaya çıkışında söylenceler, destanlar, kahramanlık öyküleri ve masalları ilk kaynak olarak alabiliriz. Roman sanatının günlük yaşama dönük soyutlayıcı bakışı öncesinde ise söylenceler, mitolojik öyküler, şövalye ve kahramanlık öyküleri, anılardır. Romana ilk elden kaynaklık eden Pikaresk roman anlayışıyla "yeni bir insan tipi" ortaya çıkarılır. Romandaki ana figür olan "tip" dünyaya ve toplumsal yaşama "aşağıdan yukarıya doğru yönelmiş" bir bakışla bakar, bu eksende gezgin bir ruhla yaşar. Sürekli bir dönüşüm içindedir. İlk başarılı roman örneğini 17. Yüzyılda Miguel de Cervantes 1547-1616 Don Quijote 1605-1615 adlı yapıtıyla verir. 18. yüzyılda, Cervantes'in açtığı gerçekçi yolda, roman sanatının gelişmesinin ilk öncüleri İngiliz romancılar Samuel Richardson 1689-1761 ve Henry Fielding'in 1707-1754 ürünlerine rastlarız. Gerçeğe, tarihe bağlılıkları romanı olaylar dizisi anlatan, kahramana bu bakımdan anlamlar yükleyen bir tür olarak, diğer türlerden ayrıcalıklı bir yere getirir. 18. yüzyıla gelindiğinde romanın etkinlik alanı genişlerken; yaşanmışlık duygusunun ağır bastığı olayların "hikaye" edilmesiyle de yeni bir dönem başlar. Daniel Defoe'nün 1660-1731 Robinson Crusoe'de 1719 "ıssız ada"ya sığınan insanın serüvenini anlatmasını roman sanatının gelişimine katkı olarak alabiliriz. Roman sanatının "anılar"ın ötesinde bir edebiyat türü olduğunun, belki de altını en iyi çizen, bir romandır. Ayrıca bu tür bir romanın ortaya çıkış koşullarını da ayrıca değerlendirmek gerekecektir. Çünkü bu yüzyıl bilimde, teknoloji ve toplumsal gelişmelerde birçok şeyin önünü açacak olan bir dönemin başlangıcıdır. Goethe'nin 1749-1832 Faust'unun 1831 bu süreçte çıkmış olması da önemlidir. Aydınlanma düşüncesi, kuşkusuz, romanın gelişimini de etkilemiştir. Bu anlamda Faust yeniçağın simgesi durumundadır. Romantizmin etkin olduğu bu süreçte aydınlanma romanının ilk nüveleri verilmektedir. Diderot 1713-1784 Rameau'nun Yeğeni'ni 1762-63, J. J. Rousseau 1712-1778 Yalnız Gezerin Hayalleri'ni yazar. Puşkin 1799-1837 Yüzbaşının Kızı, Lermontov 1814-1841 Zamanımızın Bir Kahramanı romanlarıyla; Victor Hugo 1802-1885 roman külliyatıyla yeni dönemin hazırlayıcı yazarlarındandırlar. Romanda bakış açısının kurulması, anlatım biçiminin belirlenmesi, romanın yapısını oluştururken kahraman, çevre, olay ekseninde gelişen bireysel ve toplumsal durumların romanın bu yapısı içinde yer alış biçimi. . . gibi roman sanatına dair sorunlar 19. Yüzyıl romanıyla gündeme gelir, ele alınır. Roman kuramının asıl oluşma süreci de bu dönemde başlar. Stendhal 1783-1842, Balzac 1799-1850, Flaubert 1821-1880, Turgenyev 1818-1883, Dostoyevski 1821-1881, Tolstoy 1828-1910, Zola 1840-1902, Henry James 1843-1916, Proust 1843-1916 yüzyılın önemli romancıları olarak öne çıkmaktadırlar. 20. yüzyıla gelindiğinde roman sanatı bireyin zaferi olarak algılanır. İnsanlığın tarihinin dönüm noktalarında varolan bir sanat olarak yerini almıştır. Feodalizmin yıkılıp burjuvazinin ortalya çıkışı bir bakıma romanın da tarihini yazıyordur. Romanın gelişme çizgisi bu eksende yerini bulur. 19. yy. romanı bunun kanıtıdır. Yeni yüzyıl ise roman sanatı adına arayışlar, buluşlar, yenilikler getirir. Yeni anlatım yolları, teknikler denenir. Roman, edebiyat ortamlarında kabul gören bir tür olur. Yenilikçi bir roman anlayışının öncülerine yüzyılın başlarında rastlamaktayız V. Woolf 1882-1941, J. Joyce 1882-1941, Kafka 1883-1924, W. Faulkner 1897-1962, D. H. Lawrence 1885-1930. Bir yanıyla yazınsallığı ön plana alan, gerçekçiliğe yeni bir boyut getirerek, romana yeni anlatım olanakları sağlayan Yeni Roman akımının ortaya çıkması, özellikle A. Robbe-Grillet, N. Sarraute, M. Butor, C. Simon gibi yazarların bu akım ekseninde ürün vermeleri; öte yanıyla da G. G. Marquez öncülüğünde Latin Amerika Romanı yüzyılın gündemine şu yazarlarla girer Miguel Asturias, Carlos Fuentes, Mario Vargas Llosa, Julio Cortazar, Jorge Amado, Isabel Allende, Cabrera Infante, Manuel Scorza, Vascancelos, Manuel Puig. . Romancı kimdir? Romancı edebiyat ortamıyla beslenen; varoluşunu bu ortamın ve yaşamın gelişme koşullarına göre biçimleyen sanat insanıdır. Yaşam gerçekliğiyle yazı gerçekliğini buluşturmada romanın ne olduğu sorusunu sorarak, sorgulamasını yaparak yola çıkandır da bir bakıma. Kendi roman dünyasını kurmak için bu tür bir hesaplaşmayı yapabilendir, bunu göze alabilen edebiyat insanıdır demeliyiz. Kuşkusuz bu da romancıyı romanın tarihini bilmeye, okumaya, bunu sorgulamaya itecektir. Bilme ve sorgulama süreci onun için bir nevi "roman okulu" dur. Bu süreç sonrasında da neyi, nasıl yazacağı sorusunu kendisine sorarak yola çıkar. Edindiği birikim, deneyimler önemlidir. Dönemin tarihsel, toplumsal gerçekliğiyle bireyin serüveni bütün boyutlarıyla onun gözlemevindedir. Romancı, kurduğu roman dünyası ile okura yeni bir evren sunandır. Özgün, yeni; anlamı, boyutu, derinliği olan bir yapıtı ortaya koyandır. Düşündürttüğü kadar yol aldırandır da. Roman yazarının eylemselliği de işte burada yatar. Onun roman/romancı kavrayışı okur katında karşılığını bulduğunda katılım, hatta yeniden yazım süreci başlar. Bu açıdan roman yazarı, bir maestro olmasa da; Adalet Ağaoğlu'nun deyimiyle; "İnsanı, onun sınıfsal, toplumsal konumu içindeki ilişkilerini, bu ilişkilerin karmaşıklığını ve çelişkilerini kavramak, kavradığını yeni bir yorumla yeniden üretmek; dışarıdan hemen görünmeyen insan gerçekliklerini ışıklandırmak zorunda" olan edebiyat insanıdır. Romanın teknik sorunları Roman sanatı, bugün geldiği noktada kendi kuramını/teorisini oluşturabilmiş ender edebiyat türlerindendir. Bu da, romanın toplumun dinamiğini yakalayan bir tür olma özelliğini gösterir bize. Bu gelişme çizgisinde, 20 yy. 'da roman türlerinin zenginliğinden söz edebiliriz Macera romanı, gezi romanları, aşk romanları, evlilik romanları, aile romanları, oluşum romanları, gelişim romanları, eğitim romanları, sanatçı romanları, devlet romanları, tarihi romanlar, köy romanları, büyükşehir romanları, kasaba romanları, ütopya romanları, anahtar romanlar, kadın hakları romanları, çağ romanları, polisiye romanları, gerilim romanları, bilimkurgu romanları, yığın romanı, belgesel roman, coşumcu roman, gerçekçi roman, yaşamöyküsel roman. . . Bu da, ister istemez, roman sanatının teknik sorunlarını hep gündemleştirmiştir. Romanın bilinen öğelerinin; olay ve olgu, tip ve karakter, anlatıcı ve anlatım, içerik ve düşünsel boyut, yer ve zaman gibi kavramların; bu zenginlik içinde farklı anlamsal ve biçimsel yapılara büründüğünü gözleriz. Değişmeyen konumdaki 'yazar'ın/'romancı'nın işlevi de sorgulanmıştır. "Roman öldü, krizde" gibisinden sözlerin açtığı tartışma boyutun da romanın biçim arayışlarından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bir romanın bir tek yazar dışında da yazılabilirliği, bir uç nokta olarak görülse de, gerçekliği güncelliğini korumuştur. Roman sanatının asal sorunlarına gelince;dil, anlatım yöntemleri, tematik yapının kuruluşu, konular; romancının donanımı, kimliği ile roman kuramı ekseninde hep yeni tartışmalar gündemde tutulmuştur. Dünya romanında "büyülü gerçeklik", "doğu egzotizmi" gibi kavramlarla yerleştirilmeye çalışılan bakışın roman sanatının giderek dünyanın ortak mirası/dili olma özelliğini savını güçlendirecek niteliktedir. Bu anlamda Dünya romanının gelişme seyri, ibresi roman sanatının yeni anlatım olanaklarına her an yöneldiğini göstermektedir. Türsel zenginlik de bunun bir göstergesidir. Roman üzerine görüşler *Roman, kendi mantığın ve kendi yöntemiyle yaşamın çeşitli yanlarını keşfetmiştir . Milan Kundera *Roman yaşamdan daha gerçektir, çünkü romanda yaşam karşımıza içindeki anlamın kaybolup gitmesine yol açan ayrıntılardan ve fazlalıklardan arınmış olarak çıkmaktadır. Henry James *Roman, bir yaşamdır. Roman, bir atmosferdir. Roman, yeni, yepyeni bir dünya kurmaktır. Bu düş dünyasıyla birlekte bir gerçeklik dünyası kurmaktır, yaratmaktır roman. Yaşar Kemal *Romanın hiçbir genel kuralı yok, belli hiçbir tekniği yok, türlü biçimlerinin amaçlarında da birlik yoktur ve de denilebilir ki kaynağı ve doğası bunların olmasına engeldir. Abdülhak Şinasi Hisar *Roman yazmak için, önce görmek gerektir Hayatı, insanları ve tabiatı inceleyerek görmek. . Mahmut Yesari Kaynak İlk biyografi örneği eski Yunan'da Plutarkhos tarafından kaleme alınırken, bizdeki ilk örnek Ali Şir Nevâî'nin Mecâlisü'n- Nefâis' Türk Edebiyatında biyografi sözü yerine ne kullanılır?2 Türkiye’de biyografi yazımı ne zaman başladı?3 Türk Edebiyatında biyografi nedir?4 Biyografi yazarları kimlerdir?5 Biyografi öznel yazılabilir mi?6 Biyografi biçiminde yazılan romanlar nelerdir?7 Biyografi türü ne zaman ortaya çıkmıştır?8 Türk edebiyatında ilk anı örneği kime aittir?Türk Edebiyatında biyografi sözü yerine ne kullanılır?Eski edebiyatta biyografi benzeri türler Tezkire , menakıb, vefayat , devha , sefine, tuhfe , hadika, fihrist , silsilename , şairname , gazavatname , sicil , ruzname gibi türler. Biyografileri andıran yazılar biyografi yazımı ne zaman başladı?Tanzimattan günümüze kadar yazılmış biyografilere şu örnekleri verebiliriz Re-caizade Mahmut Ekrem, Kudemadan Birkaç Şair 1885; Muallim Naci, Osmanlı Şair-leri 1890; Beşir Fuad, Viktor Hugo 1886; Süleyman Nazif, Mehmet Akif 1924; Kenan Akyüz, Tevfik Fikret 1947; Mehmet Kaplan, Namık Kemal Hayatı ve Eserleri …Türk Edebiyatında biyografi nedir?Biyografi ya da yaşam öyküsü, bir insanın yaşamındaki olayların belirli bir sıraya göre anlatıldığı edebiyat türüdür. Kişinin kendi hayatını anlattığı yazılara otobiyografi, divan edebiyatında şairlerin yaşam hikâyesini anlatan eserlere de tezkire yazarları kimlerdir?En Çok Okunan Biyografi & Otobiyografi EserleriLatife Hanım – İpek Çalışlar. … Halide Edib – İpek Çalışlar. … Steve Jobs – Walter Isaacson. … Anne Frank'ın Hatıra Defteri – Anne Frank. … Einstein Yaşamı ve Evreni – Walter Isaacson. … Benim Adım Messi – Michael Part. … Kızım Amy – Mitch Winehouse. … Enver – Murat BardakçıBiyografi öznel yazılabilir mi?Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirlenmelidir. Öznel bir tutum izlenmemeli, kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutulmalıdır. Açık, sade bir dil biçiminde yazılan romanlar nelerdir?Türk Edebiyatı'nın 10 Biyografi–Otobiyografi KitabıBir Bilim Adamının Romanı – Oğuz Atay. … Halide Edip – İpek Çalışlar. … 3. Yaşamak Ne Güzel Şey Be Kardeşim – Nazım Hikmet. … Turgut Uyar'ın Çocuklarıyız – Derviş Aydın Akkoç … Melek Kobra – Gökhan Akçura. … Şakir Paşa Ailesi – Şirin Devrim. … 7. Kısa Hayat Öyküm – Abidin türü ne zaman ortaya çıkmıştır?Belgelere dayalı olarak yazılan bu türün ilk örneğini eski Yunan'da Plutarkhos vermiştir. Divan edebiyatında “tezkireler” biyografi türünün bizdeki ilk örnekleri olarak kabul edilebilir. Şair tezkirelerinde “şuara tezkireleri, şairlerin hayatları, yetenekleri hakkında bilgiler edebiyatında ilk anı örneği kime aittir?Bizim edebiyatımızdaki ilk anı örneği olarak ise 7. asırdaki Göktürk Yazıtları kabul edilir. Babür Şah'm 16. yüzyılda yazdığı Babürname de anı niteliği gösterir. Ebulgazi Bahadır Han'ın 17. yüzyıldaki Şecere-i Türkî'si anı örneklerimizdendir.

hangisi biyografi biçiminde yazılan romanlardan değildir