Şeyh Ebû Câbir el-Cezâirî kader-i kevni ve kader-i şer‘î olmak üzere kaderi iki sınıfa ayırmaktadır. Kader-i kevniyi mutlak kader ve kader-i şer‘îyi muallak kader olarak isimlendirmektedir. Ancak diğer âlimler kader-i mutlakı ve kader-i muallakı değişen kader ve değişmeyen kader olarak sınıflandırmışlar. Yani Bugün Allah nasip ederse,kaza ve kader üzerinde duracağız.Kaza nedir,Kader nedir? Kaza ile Kaderin ilişkisi ne şekilde yürür. Kaza ve Kader hakkında farklı görüşler nelerdir,Kuran ve Hadislerde Kaza ve Kader hakkında neler söyleniyor,neler anlatılıyor gibi benzeri konuları, Kuran ve Hadisler ışığında anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Kaderve Kaza Nedir?, Kaza ve Kaderle İlgili Kavramlar?, Cüzi İrade, Külli İrade Nedir?, TevekkülRabbim Kader İnancını Kur'an ve Sünnete uygun Anlayıp Yaşa Peygamber de bazı meşhur hadislerinde kadere imanı bir iman esası olarak açıklamıştır. Kader konusu ile ilgili bazı âyetlerin meâli şöyledir: "O’nun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir" (er-Ra`d 13/8). "Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir" (el-Furkan 25/2). kaderile ilgili ayetler Ahzab Suresi, 38. ayet: Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şey (i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah'ın bir sünnetidir. Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir. Kamer Suresi, 49. ayet: Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile Etiket: kaza ve kader ile ilgili ayetler. Yazar 30 Ocak 2013 28 Şubat 2019 10. Gusül ve Namaz Abdesti ve Beş Vakit Namazın Farz Oluşu 12 Nisan 2012 (72.516) 5vMwF. Kader Nedir - Kader Değişir Mi - Kaderle ilgili hadisler - kaderle ilgili ayetler Kader Nedir? Kader Nedir? Allah’ın yaratıklarına ilişkin planını ve tabiatın işleyişini gerçekleştirmesini ifade etmek üzere literatürde kader ve kazâ kelimeleri kullanılır. Bu iki terim âlimlerce farklı şekillerde tanımlanır. Sözlükte “gücü yetmek; planlamak, ölçü ile yapmak, bir şeyin şeklini ve niteliğini belirlemek, kıymetini bilmek; rızkını daraltmak” gibi mânalara gelen kader, “Allah’ın bütün nesne ve olayları ezelî ilmiyle bilip belirlemesi” diye tarif edilir. “Hükmetmek; muhkem ve sağlam yapmak; emretmek, yerine getirmek” anlamlarındaki kazâ ise “Allah’ın nesne ve olaylara ilişkin ezelî planını gerçekleştirmesi” şeklinde tanımlanır. Selefiyye âlimleriyle Mâtürîdî ve Şiî kelâmcılarının ekseriyeti bu tanımları benimser. Eşarî kelâmcılarının çoğunluğuyla İslâm filozofları sözü edilen tanımları tersine çevirerek kazâya kader, kadere de kazâ anlamını yüklemişlerdir. Buna göre kazâ Allah’ın ezelî hükmü, yani bütün nesne ve olayların levh-i mahfûzda veya küllî akılda topluca var olması, kader ise bütün nesne ve olayların kazâya uygun olarak yaratılması ve dış âlemde gerçeklik kazanmasıdır et-Taʿrîfât, “ḳdr” md.. “Bir şeyin mahiyet ve niteliklerinin yanı sıra var oluş zamanı ve mekânını belirlemek” demek olan takdîr de kaderle eş anlamlı olup bazan onun yerine kullanılır. Mutezile kelâmcıları sorumluluk doğuran beşerî fiilleri kader ve kazânın dışında tutmuşlardır. Onlara göre kader ve kazâ insanlara ait fiillerin hükmünü açıklayıp haber vermekten ibarettir Kādî Abdülcebbâr, Fażlü’l-iʿtizâl, s. 169-170; takdir de bir fiili önceden tasarlayıp belli bir şekilde meydana getirmektir Fâruk ed-Desûkī, II, 261-262. Kader Değişir Mi? Kader Değişir mi? Kaderin değişebileceğini belirten âlimler kaderi, kader-i mutlak değişmez kader ve kader-i muallâk şarta bağlanmış kader diye ikiye ayırmışlardır. Değişmenin ilkinde değil, ikincisinde yani şarta bağlı kaderde olabileceğini kaydetmişlerdir. Onlara göre, sadakanın belayı def edeceğini, sıla-i rahim yapmanın ömrü uzatacağını belirten hadisler bunu teyit etmektedir. Esasen, Allah’ın ezeli ilmi bağlamında düşünüldüğünde, bu ikinci kaderde de bir değişikliğin olmadığını, zira Allah’ın, şarta bağlı konularda da kulların nasıl davranacaklarını bilerek kaderi belirlediğini söyleyebiliriz. İnternetten Para Kazanma Kariyer Fikirleri - İş Firkirleri Âl-i İmrân / 145. Ayet وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تَمُوتَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ كِتَابًا مُؤَجَّلًاۜ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَاۚ وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الْاٰخِرَةِ نُؤْتِه۪ مِنْهَاۜ وَسَنَجْزِي الشَّاكِر۪ينَ Önceden belirlenmiş bir yazgıya göre Allah izin vermedikçe hiç kimsenin ölmesi mümkün değildir. Kim yaptığı iş karşılığında bu dünyanın nimetlerini isterse, ona istediğini veririz; kim de âhiret mükâfatını isterse ona da istediğini veririz. Biz, şükredenleri mükâfatlandıracağız. Âl-i İmrân / 154. Ayet ثُمَّ اَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ اَمَنَةً نُعَاسًا يَغْشٰى طَٓائِفَةً مِنْكُمْۙ وَطَٓائِفَةٌ قَدْ اَهَمَّتْهُمْ اَنْفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِۜ يَقُولُونَ هَلْ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ مِنْ شَيْءٍۜ قُلْ اِنَّ الْاَمْرَ كُلَّهُ لِلّٰهِۜ يُخْفُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَۜ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الْاَمْرِ شَيْءٌ مَا قُتِلْنَا هٰهُنَاۜ قُلْ لَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذ۪ينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ اِلٰى مَضَاجِعِهِمْۚ وَلِيَبْتَلِيَ اللّٰهُ مَا ف۪ي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا ف۪ي قُلُوبِكُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ Sonra Allah, bu kederin ardından size bir güven duygusu indirdi tatlı bir uyuklama hâli ki içinizden en samimi olanları bürüyordu. Bu arada bir kısmı da canlarının derdine düşmüş, Allah hakkında câhiliyeye ait gerçek dışı zanlar besliyor ve “Savaşa çıkma husûsunda bizim fikrimizi mi sordular?” diyorlardı. Sen de onlara “Bütün karar ve yetki tamâmen Allah’a âittir” de. Onlar, aslında sana açıklayamadıklarını içlerinde gizliyor ve kendi aralarında “Bizim fikrimiz sorulsa ve tercih hakkımız olsaydı, burada böyle öldürülmezdik” diyorlardı. Onlara de ki “Siz evlerinizde bile bulunsaydınız, haklarında ölüm takdir edilmiş olanlar, düşüp ölecekleri yerlere bir sebeple mutlaka çıkıp gideceklerdi.” Allah bunları, kalplerinizdeki samimiyeti denemek, gönüllerinizi şeytanın vesvesesinden temizlemek için yapmıştır. Allah sînelerde saklanan en gizli duyguları dahi bilir. En'âm / 2. Ayet هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ ط۪ينٍ ثُمَّ قَضٰٓى اَجَلًاۜ وَاَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ثُمَّ اَنْتُمْ تَمْتَرُونَ O, sizi çamurdan yarattı, sonra ömrünüze belirli bir süre tâyin etti. O’nun katında belirlenmiş bir ecel daha vardır. Siz ise hâlâ şüphe edip duruyorsunuz. En'âm / 35. Ayet وَاِنْ كَانَ كَبُرَ عَلَيْكَ اِعْرَاضُهُمْ فَاِنِ اسْتَطَعْتَ اَنْ تَبْتَغِيَ نَفَقًا فِي الْاَرْضِ اَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَٓاءِ فَتَأْتِيَهُمْ بِاٰيَةٍۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى الْهُدٰى فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ Buna rağmen eğer onların imandan yüz çevirmeleri sana ağır geliyorsa, o halde şâyet güç yetirebileceksen yer altından bir tünel kazıyarak veya göğe bir merdiven dayayarak onlara bir mûcize getiriver de görüp inansınlar! Halbuki Allah dileseydi hepsini hidâyet üzere toplardı. Öyleyse sakın câhillerden olma! A'râf / 34. Ayet وَلِكُلِّ اُمَّةٍ اَجَلٌۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ Her ümmet için takdir edilmiş belli bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiğinde artık onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler. Yunus / 49. Ayet قُلْ لَٓا اَمْلِكُ لِنَفْس۪ي ضَرًّا وَلَا نَفْعًا اِلَّا مَا شَٓاءَ اللّٰهُۜ لِكُلِّ اُمَّةٍ اَجَلٌۜ اِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ فَلَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ Onlara şöyle de “Allah dilemedikçe, ben kendime ne bir zarar verebilir, ne de bir fayda sağlayabilirim. Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiği zaman artık onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.” Hûd / 6. Ayet وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ Yeryüzünde kımıldayan bütün canlıların rızkı yalnızca Allah’a aittir. Allah, her canlının anne karnından başlayıp devam eden hayat yolculuğunun her basamağında uğrayacağı menzili, orada kalacağı süreyi ve bu basamağın sonunda emânet bırakılacağı yeri de bilir. Bütün bunlar, apaçık ve açıklayıcı-ayrıştırıcı bir kitapta kayıtlıdır. Hicr / 4. Ayet وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَعْلُومٌ Biz hiçbir memleket halkını, önceden tarafımızca belirlenmiş bir yazgıları olmadan helâk etmedik. Hicr / 5. Ayet مَا تَسْبِقُ مِنْ اُمَّةٍ اَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ Vakti gelince de artık hiçbir toplum ne ecelini bir an öne alabilir, ne de onu bir an geciktirebilir. İsrâ / 58. Ayet وَاِنْ مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا نَحْنُ مُهْلِكُوهَا قَبْلَ يَوْمِ الْقِيٰمَةِ اَوْ مُعَذِّبُوهَا عَذَابًا شَد۪يدًاۜ كَانَ ذٰلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُورًا Ne kadar ülke varsa hepsini ya kıyâmet gününden önce helâk edeceğiz veya onları şiddetli bir azapla cezalandıracağız. Bu, kitapta böylece yazılmıştır. Nûr / 43. Ayet اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُزْج۪ي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِه۪ۚ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ جِبَالٍ ف۪يهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَٓاءُۜ يَكَادُ سَنَا بَرْقِه۪ يَذْهَبُ بِالْاَبْصَارِۜ Görmez misin ki, Allah bulutları sevk ediyor, sonra açıklarını giderip onları bir araya getiriyor, sonra onları üst üste yığıp sıkıştırıyor. Bir de görürsün ki bunların arasından yağmur çıkıyor. O, gökten, oradaki dağlar büyüklüğünde bulutlardan dolu indiriyor da onunla dilediğini vuruyor, dilediğinden de onu öteye çeviriyor. O bulutlarda çakan şimşeğin parıltısı ise nerdeyse gözleri alıverecek! Neml / 74. Ayet وَاِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ Doğrusu Rabbin onların göğüslerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. Neml / 75. Ayet وَمَا مِنْ غَٓائِبَةٍ فِي السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ Çünkü göklerde ve yerde gizli olan ne varsa, hepsi apaçık bir kitapta yer almaktadır. Sebe' / 3. Ayet وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَأْت۪ينَا السَّاعَةُۜ قُلْ بَلٰى وَرَبّ۪ي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِۚ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِ وَلَٓا اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرُ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍۙ İnkâra saplananlar “Başımıza öyle kıyâmet falan kopacak değil” diyorlar. De ki “Duyular ötesi âlemi çok iyi bilen Rabbime yemin olsun ki, kıyâmet mutlaka başınıza patlayacaktır. Ne göklerde ne de yerde zerre ağırlığınca bir şey bile O’ndan gizli kalamaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa hepsi apaçık bir kitapta kayıtlıdır. Fâtır / 11. Ayet وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ اَزْوَاجًاۜ وَمَا تَحْمِلُ مِنْ اُنْثٰى وَلَا تَضَعُ اِلَّا بِعِلْمِه۪ۜ وَمَا يُعَمَّرُ مِنْ مُعَمَّرٍ وَلَا يُنْقَصُ مِنْ عُمُرِه۪ٓ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌ Allah sizi önce topraktan sonra bir damla sudan yarattı, sonra da sizi erkek-dişi şeklinde çiftler hâline getirdi. O’nun bilgisi olmadan bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Bir canlıya ne kadar ömür verildiği de, ömründen neyin eksildiği de bir kitapta yazılıdır. Bütün bunlar, Allah için pek kolaydır. Kamer / 51. Ayet وَلَقَدْ اَهْلَكْنَٓا اَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ Gerçekten biz daha önce sizin gibi nice toplumları helâk ettik. Hiç düşünüp ibret alacak yok mu? Kamer / 52. Ayet وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ Onların yaptığı her şey defterlerde kayıtlıdır. Kamer / 53. Ayet وَكُلُّ صَغ۪يرٍ وَكَب۪يرٍ مُسْتَطَرٌ Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır. Hadid / 22. Ayet مَٓا اَصَابَ مِنْ مُص۪يبَةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا ف۪ٓي اَنْفُسِكُمْ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَبْرَاَهَاۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌۚ İster kıtlık, kuraklık, deprem gibi yeryüzünde meydana gelen bir musîbet olsun, ister hastalık, açlık, ölüm gibi kendi canlarınızda, onu daha biz yaratmadan önce o bir kitapta yazılıdır. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır. Haşr / 3. Ayet وَلَوْلَٓا اَنْ كَتَبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمُ الْجَلَٓاءَ لَعَذَّبَهُمْ فِي الدُّنْيَاۜ وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابُ النَّارِ Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, mutlaka dünyada ken­di­lerini başka şekilde cezalandıracaktı. Âhirette ise onlara cehennem azabı vardır. Talâk / 3. Ayet وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا Onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah’a güvenip dayanırsa Allah ona yeter. Allah buyruğunu mutlaka gerçekleştirir. Allah, her şey için belli bir ölçü koymuştur. Nuh / 4. Ayet يَغْفِرْ لَكُمْ مِنْ ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرْكُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۜ اِنَّ اَجَلَ اللّٰهِ اِذَا جَٓاءَ لَا يُؤَخَّرُۢ لَوْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ “Tâ ki Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın ve ceza vermeksizin belirli bir vakte kadar sizi ertelesin! Şüphe yok ki, Allah’ın takdir ettiği ecel gelip çattığında asla ertelenmez. Keşke bunu bilseniz!” Cin / 25. Ayet قُلْ اِنْ اَدْر۪ٓي اَقَر۪يبٌ مَا تُوعَدُونَ اَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبّ۪ٓي اَمَدًا De ki “Tehdit edildiğiniz o azap yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi tâyin eder; onu ben bilemem?” Cin / 28. Ayet لِيَعْلَمَ اَنْ قَدْ اَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَاَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَاَحْصٰى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا Tâ ki, peygamberlerin, Rablerinden gelen mesajları eksiksiz olarak ve hiçbir değişikliğe maruz kalmadan tebliğ ettiklerini Allah kesin bir şekilde ortaya koysun. Zâten Allah, onların nezdinde olup bitenleri ilmiyle çepeçevre kuşatmıştır ve her şeyi tek tek kaydettirip korumaktadır. Kazâ ve kadere iman etmenin hükmü nedir? Kazâ ve kadere inanmak ile ilgili ayet ve ve kadere iman, her şeyin Allah'ın takdirine bağlı bulunduğuna işaret eden âyetlerin yanı sıra ilâhî ilmin, olmuş ve olacak tüm varlık ve olayları kuşattığını belirten âyetlerde ısrarla vurgulanmıştır. Hz. Peygamber de bazı meşhur hadislerinde kadere imanı bir iman esası olarak İLE İLGİLİ AYETLERKader konusu ile ilgili bazı âyetlerin meâli şöyledir"...O'nun katında her şey bir ölçü miktar iledir." er-Rad 13/8"...Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir." el-Furkan 25/2"De ki Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez..." et- Tevbe 9/51Bu âyetlerden başka Allah'ın her şeyin yaratıcısı olduğunu, dilediğini sapıklığa sevkedip, dilediğini hidayete erdirdiğini, insanlar arasında ölümü O'nun takdir ettiğini bildiren âyetler de bk. ez-Zümer 39/62; es-Sâffât 37/96; el-Arâf 7/178; el-Vâkıa 56/60 vb. kapsam açısından kâinatta her şeyin belli bir kadere bağlı bulunduğu, bunun da Allah Teâlâ tarafından belirlendiği sonucunu ortaya İLE İLGİLİ HADİSLERHz. Peygamber de Cibrîl hadisi diye bilinen hadiste açıklandığı gibi, kadere imanı iman esasları arasında saymıştır. Bu hadiste geçtiğine göre Cebrâil Peygamberimiz’e“İman nedir?” diye sormuş, o da“Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmandır” cevabını vermiştir. bk. Müslim, “Îmân”, 1; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15; İbn Mâce, “Mukaddime”, 9Kaderin bir ilâhî sır oluşunu ve insanlar tarafından gerçek anlamda çözülmesinin imkânsızlığını göz önünde bulunduran Hz. Peygamber kader konusunu tartışan ashabını uyararak şöyle buyurmuştur "Siz bununla mı emrolundunuz? Veya ben bunun için mi peygamber olarak gönderildim? Şunu biliniz ki sizden önceki ümmetler bu tür tartışmalara başladıkları zaman helâk olmuşlardır. Böyle tartışmalara girmemelisiniz." Tirmizî, “Kader”, 1İslam İlmihali 1, TDV Yayınları Dini BilgilerKaza Ve Kader Nedir? İslamiyette Örnekler İle Kaza Ve Kaderin TanımıGünlük hayatta birçok kez başına gelen herhangi bir olay için “kader” kelimesini kullanan ya da “kaza” kelimesini kullanan kişiler görülmüştür. Bu noktada kaza ve kader anlayışının tam olarak ne olduğunu bilmeyen kimseler bu konu hakkında araştırmalar yapmaktadır. Kaza nedir? Kaza nedir? İşte İslamiyet’te örnekler ile kaza ve kaderin - 0359 Son Güncellenme - 1718 Güncelleme - 1718 Bazı kimseler hayatta tüm yaşayacakları olaylara kader derler. Bazı kimseler ise başlarına kötü bir olay geldiğinde veya kendileri kötü bir akıbete sebep olduklarında bu durumu kader olarak adlandırarak sorumluluğu üzerlerinden atarlar. Bu noktada yanlış olan bir yaklaşım bulunuyor. Bu yaklaşımın yanlış olduğunu tespit edebilmek için kaderin ve kazanın ne olduğunu anlamak gerekiyor. Kaza ve Kader Nedir? Kader; Evrende meydana gelecek tüm olayların özelliklerini, nasıl gerçekleşeceğini, yerini ve zamanını Allah’ın ezelde bilip bunu takdir etmesine denilmektedir. Kaza; Allah’ın ezelde takdir etmiş olduğu bu olayların, vakti geldiğinde bu takdire uygun şekilde yaratmasına denilmektedir. Aslında kader bir plana benzetilebilir. Yapılacak olan bir planı kader olarak algılarsak, plana uygun şekilde gerçekleşen şeylere ve yapılan şeylere ise kaza diyebiliriz. Bu noktada şunu bilmek önemlidir. İnsana seçme hakkını Allah vermiştir. Bir şekilde kötülüğü seçen kimseye Allah kötülüğü yaratır. İyiliği seçen kimseye ise Allah iyiliği yaratır. Aslında yapılan her seçim için atılan her adım için, insanın iradesi devrede olduğu için kişi tüm olanlardan kendisi sorumludur. Kader anlayışı insanın iradesini yok sayan bir anlayış değildir. İslamiyet’te Örnekler İle Kaza Ve Kaderin Tanımı İslamiyet’te kader, ezelden ebediyete kadar olmuş olan, olacak olan tüm şeylerin; nasıl olacağını, ne zaman olacağını ve nerede olacağını Allah’ın bilmesidir. Kaza ise Allah’ın önceden bilip, takdir ettiği her şeyin zamanı geldiği takdirde gerçekleşmesidir. Kader için; bir kimsenin evlenmesi, ömür süresi, kainatın yaratılması gibi örnekler verilebilir. Kaza için ise; kavga etmek, hastalanmak, güneşin düzenli ve devamlı hareketi örnek verilebilir.

kaza ve kaderle ilgili ayetler